Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster


YAŞINIZ KAÇ?


Açıklama: Bahadır DEV'in yeni yazısı
Kategori: Köşe Yazıları
Eklenme Tarihi: 06 Mart 2009
Geçerli Tarih: 29 Nisan 2024, 11:10
Site: kaledran com eski sitemiz
URL: http://www.kaledran.com/deneme/yazar.asp?yaziID=215


YAŞINIZ KAÇ?

____Merhaba,

____Yaşınız kaç? Yaş kompleksi başladı mı sizde de? Yaşınızı soranlara üç - beş yaş eksik söyleme ihtiyacı duymaya başladınız mı? Saçınızdaki beyazları görebiliyor musunuz?

____Bizler, tabiatımız gereği, yaşlılığı kendimize bir türlü yakıştıramayız. Sanki hiç yaşlı olmayacakmışız gibimize gelir. Sanki yaşlılar, doğuştan yaşlı olarak doğmuştur. Aslında biz, aklımızın ermeye başladığı andan itibaren büyük olarak gördüğümüz insanlar, gittikçe yaşlanır, biz de kendimize değil de bizden büyüklere baktığımız için, kendi yaşımızın da ilerlediğini, yaşlılığa doğru adım adım yaklaştığımızın farkında ve bilincinde olmayız genellikle. Daha dün doğumunu hatırladığımız çocukların bugün askere gidişini, evlenişini görünce "Ne kadar çabuk büyümüşler." diye hayret ederken kendimizin de bir o kadar yaşımızın ilerlediğini unutuveririz. Ama yaşlanmaktayızdır her geçen gün.

____Yaşlıları en çok üzen durum sanırım "yalnızlık" duygusudur. İnsanoğlu dünyada sonsuza kadar yaşamak ister; hiç ölmek istemez . Ama yaş ilerledikçe eş dost, ahbap, arkadaş vb sevdiği insanların, akranlarının "sesiz gemi"ye binerek birer birer dünyadan göçüp gitmesiyle, yalnızlığa doğru sürüklenir. Bir de yaşlılığın getirdiği hastalıklar ve sıkıntılar arttıkça, ölümü arzu etmeye başlar; "Rabbim emanetini alsın." Gibi yakınmalar sıkça duyulur.

____Huzur evlerinde yalnızlığa terk edilen yaşlılarımızın evlatlarını düşünüce.

____Kendisine bakacak hayırlı evlatları, yakınları olan, talihli yaşlılarda da yalnızlık duygusunun önüne geçmek çok zordur. Çünkü kendisini çok seven, çok ilgi gösteren bir ortamda yaşasa bile, kuşak farklılıkları ve bunun getirdiği ilgi alanlarının değişik olması, günlük telaşlar, ister istemez bir yalnızlık ve ilgisizlik duygusunu ortaya çıkarır.

____Dikkat ettiniz mi bilmiyorum; benim çok dikkatimi çeken ve duygulandığım bir durum var: Evimizde dede, büyük anne gibi bir yaşlımız varsa, ya da misafirliğe gittiğimiz ortamlarda varsa, çoğunlukla gelen diğer insanlar ilk başta yaşlıların elini öper hal hatırını sorarlar. Ancak kısa süre içinde, bir bakarsınız, herkes kendi alemine dalmış; sohbet koyulaşmıştır, evin yaşlısı ise tek başına düşüncelere dalmıştır; gözlerindeki damlacıkları da pek gören olmaz. Kalabalık içinde yalnızlığı yaşarlar.

____Gerek ailemizde, gerekse toplumda, yaşlılarımıza daha çok sahip çıkıp ilgi gösterelim. Sohbetlerimizin içine onları da dahil edelim, ilgi alanlarını, anılarını paylaşalım. Hatta yapabilecekleri küçük uğraşlar vererek, evlerde "fazlalık" oldukları gibi bir duyguya kapılmalarının önüne geçelim. Geçim derdiyle gurbette isek, unutmayalım yaşlı anne babalarımızı, akrabalarımızı. Hiç olmazsa telefonla arayıp gönüllerini ve dualarını alalım. Zira, kaybettikten sonra ah vah etmenin faydası yoktur.

____Şu "etme-bulma dünyası" dedikleri dünyada, eğer ölmezsek hepimiz için yaşlılığın kaşınılmaz olduğunu unutmayalım. Yazımı, her duyduğumda çok etkilendiğim bir hadis-i şerifle bitirmek istiyorum: "Eğer süt emen çocuklar, beli bükük yaşlılar, otlayan hayvanlar olmasaydı, üzerinize azâb sel gibi gelirdi."

     Saygılarımla.

Sayfayı Yazdır | Pencereyi Kapat | Resimleri Göster